Elnur Hüseynovun "O səs Türkiyə" musiqi müsabiqəsində
qalib olması Türkiyədə bəzilərinin ürəyincə olmayıb. Onlar Elnurun
Azərbaycandan gəlib Türkiyə birincisi olmasını rahat həzm edə
bilməyiblər.
Bu fikirlər sosial şəbəkələrdə müxtəlif ironik statuslarla
müşayiət olunub. Bəzən milli zəmində təhqir notları belə nəzərə
çarpıb və bu da Azərbaycanda haqlı narazılıqla qarşılanıb.
Elnur Hüseynovun qələbəsini həzm edə bilməyənlərdən biri də
Türkiyənin blog.radikal.com.tr saytının yazarı Bülənt
Ərişdir. Onun "Keçmişdə Maks adlı it, bu gün azəri Elnur" adlı
yazısını dilimizə çevirmədən olduğu kimi təqdim edirik:
"''Türkiye'nin en büyük yeteneği bir köpek olmuştu, bugünse
Türkiye'nin 'O sesi' yarışmasını bir Azeri kazandı...''
Baştan söyleyeyim, kişisel sert görüşlerim doğrultusunda birçok
eleştiri alacağımı düşündüğüm, değişik yönlerden de hiç
beklemediğim tepkilere maruz kalacağıma emin olduğum bir yazı
yazıyorum. Yapabileceğim tek şey elimden geldiğince düşüncelerimi
kendimce doğru bir şekilde aktarabilmek ve eleştirileri, tepkileri
önceden tahmin ederek savunmamı en baştan yapabilmek.
Köpek Max ile başlayalım, öncelikle sıkı bir hayvan hakları
savunucusu olduğumu, insanı sevmenin diğer canlıları sevmekle
başlayacağına inanların başında geldiğimi söyleyeyim. Bununla da
ilgili bazı yazılarım da mevcut. Sorun Max değil, katıldığı
yarışmanın formatı, kapsadığı ülke insanları ve öngördükleridir.
Bir ülkenin 'Yetenek' yarışmasını bir köpek açık ara kazanıyorsa
bence burada büyük bir sorun olmalı. 'Ama yurtdışı formatlarından
birisini de başka bir köpek kazandı' derseniz, 'Bu beni
ilgilendirmez ben kendi ülkeme bakarım' derim. 'Ayrımcılık,
milliyetçilik mi yapıyorsun' derseniz, 'Yüzlerce yazımı koyarım
ortaya önce bunu yalanlarım ve ardından bu topraklar benim, halk
yine benim, sınırlar da benim' derim, 'Bu toplumun eksiklikleri,
sorunları, yanlışları, zaafları, hataları yine benim' diye de
eklerim. 'Hayvan ile insanları mı karşılaştırıyorsun' da derseniz,
'Bunu ben değil, yarışmayı düzenleyenler yapmıştı' diye cevap
veririm.
Max'in birinci olduğu yarışmada hatırlarsanız bir sürü değişik
kulvar vardı; şarkıcılar, jonglörler, akrobatlar, sporcular, oyun
ekipleri, barmenler, ressamlar ve diğerleri. 'Demek ki hiçbirisi
bir köpekten daha başarılı değildi'
Bu cümleyi değişik şekillerde yazabiliriz; 'Halkın gözünde
hiçbirisi bir köpekten daha başarılı değildi' , 'Halkımız bir
köpeğin diğer herkesten daha başarılı olduğuna kanaat getirdi' ,
'Bir köpek bir sanatkardan daha başarılı olamaz ama halkımız bunu
böyle değerlendirdi' , 'Hiçbirisi gerçekten de bir köpek kadar
başarılı değildi'
Neresinden baksak ülkemiz adına bir facia ile karşılaşıyoruz,
eğer ki kimse bir köpekten daha iyi değil dersek, neden bir tane
Beyaz, bir tane Cem Yılmaz, üç beş tane gerçek ses, dört on tane
dünya starımız var sorusunun cevabına ulaşabiliriz mesela. Yok öyle
değil, bu topraklarda yetenek çok aslan ülkemizin aslan
sanatkarları dersek, milyonların zeka seviyesini sorgulama hakkına
da kavuşabiliriz.
Doğrusu şudur; azar azar ortaya karışık. Öncelikle ülkemizin
getirildiği kültür yapısı, bırakın gerçek sanatı sanatçıyı
ayırabilmeyi, ömrü boyunca daha hiç gazete kitap okumamış nesilleri
yaratmış durumda. Aklı karman çorman, cahil bırakılmış, sadece
kendisine verileni, sunulanı doğru kabul eden milyonların kararları
ne kadar doğru olabilir. İkincisi hayali bir dünyada yaşıyoruz,
sinema sektörümüz gerçek standartlarda yok, müzik öyle, resim öyle,
edebiyat yine öyle. Sayalım kimler var, elin parmaklarından biraz
fazla, neden böyle peki. Bu bir kısır döngü, imkansızlık
yeteneksizliği ve var olan yeteneklerin kaybına yol açıyor,
yeteneksizlik de yine bunu devam ettirecek nesillere ve bunların
seçtiği yöneticileri gerçek kılıyor, bu gerçeklik ise her şeyi başa
döndürüyor.
Hümanizm üzerinden tartışılabilecek, başkalarını küçük görmek
bağlamında yargılanabilecek bir mevzu değil bu. Asıl, bu ülkeyi bu
halde bırakmak buna izin vermek, karmaşayı çözümlemek için
çabalamamakdır en büyük hata. Yanlışa saygı duyup köpek Max'in
kazanmasına şaşırmazsanız bu ülke ileriye değil son yıllarda olduğu
gibi sürekli geriye gider. Bir sonraki sezonunda da başka bir köpek
vardı, neredeyse yine bir köpek kazanacaktı, Acun bir şekilde olayı
engelledi hatırlarsak.
İşte maalesef bu acayip, resimi sporla, edebiyatı halk
oyunlarıyla yarıştırıp misal, karman çorman ne yaptığını anlamayan
insanların oylarıyla yitip giden insanları ve bu bağlamda da çöken,
kaybolan bir ülke yaratmaya devam ediyoruz. Bu toprakları önde
kılmalıyız ki gerçekten başarılı nesiller yaratabilelim. Ne olursa
olsun önceliğimiz biz olmaktır bence.
Gelelim O Ses Türkiye'ye, nice güzel sesler kişisel hatalar ve
oylarla yitip gitti yıllardır da bu sene çok daha acayip bir şey
oldu. Türkiye'nin, bu toprakların 'O sesini' bir yabancı kazandı.
Azeri Elnur, 200 küsur bu ülkenin evladını eleyerek birinci oldu.
'Olmaz mı, ayrımcılık, ırkçılık mı yapıyorsun' derseniz,
'Yapmıyorum, yapmam ama Elnur da kazanamaz, kazanmamalıydı' derim.
O zaman yarışmanın adı neden Türkiye'nin sesi arkadaş, amaç ne, bir
sektöre destek sağlamak, gerekirse ülke çapında ve dünya çapında
özel sesleri ön plana çıkarmak değil mi? O zaman dünya yarışması
olsaydı bu, tüm ülkelerde reklam dönseydi. Yahu nice sesler var
yabancı ülkelerde, gelsinler katılsınlar. İşin bir de tam tersi
var, bir tane Türkiyeli varmı ki gidipte bir yabancı yarışmada
birinci olan, bırakın iki tur atlayan. Yanlışlar yanlışları,
abukluklar saçmalıkları doğurmaya devam ediyor.
Amaçlarımızı, millet bilincimizi, toprak kavramını, yurt
kavramını, gelecek inanışlarımızı her şeyimizi kaybettik,
kaybettirilmeye de devam ediyoruz. Elnur iyi sestir, güzeldir,
güçlüdür bana ne. Onun kazanmasının bu topraklara olan faydası ne
ki bunu kabul edeyim. Onu birinci yapan, sms atan yüzbinlerin
ruhaniyetini zaten anlayabilmiş değilim. Türkiye müziği için bence
bir utanç günü olarak kabul edilmelidir yaşananlar.
Ha bir de komplosal teoriler var, Acun-Hükümet-17
Aralık-Paralel-Reza-Ebru Gündeş-Elnur treninde yolculuk eden. Ebru
Gündeş'in kazandığına şaşırdım mı, hayır. Ben nereden bileyim
arkadaş milyonlarca dolarlık sms'in tek bir yerden atılmadığını.
Güvenimiz var mı, yok, olabilir mi neden olmasın, mümkün ihtimal
dahilinde midir, evet".